Karakol komutanı Üsteğmen Emre, toplantı yapmaya karar verir, Astsubay Şener ve Astsubay Mehmet'i çağırır.
"Beyler, son zamanlarda sınırlarımızı çok fazla tehdit ve taciz eden teröristlerin bulunduğu Hakurk kampına baskın yapmamız gerek yoksa bize ilerde de çok fazla sıkıntı çıkarırlar. Anlaşıldı mı!?"
Astsubaylar: "Anlaşıldı, komutanım!
Öyleyse en uygun timi seçelim.
En sonunda en uygun timin Ayyıldız Timi olduğuna karar verirler.
Ayyıldız timi ile birlikte karakol komutanı ve 2 astsubay da bu göreve katılacaktır.
Saat 19 sularında yola çıktılar ve 22 sularında Hakurk'a vardılar. Devriye atan teröristleri gördüler ve hızlıca saklandılar.
Rütbe sırası ile tek sıra yapılarak yavaş yavaş dağdan inmeye başladılar.
Dikenli tellerin arkasındaki varillere saklandılar, bazıları da çalılara saklandı.
Beklediler, en uygun zaman gelmişti.
Hepsi aynı anda ayağa kalkarak kampı taramaya başladılar. 3 asker soldan, 3 asker sağdan ilerledi. 3 komutan ise onların arkalarında idi. Siper alarak gittiler. Tam Onbaşı Ahmet eğilmek üzereydi ki, gelen bir kurşun alnına isabet etti. Anında yere yığıldı.
Onun arkasında olan Mehmet Çavuş ona baktı ve "İyi misin?" Diye sordu. Ahmet ise cevap bile veremedi, gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Bu sırada Şener geldi ve onu kucağına alıp saçlarını okşadı "İyi olacaksın aslanım, sık dişini." Ahmet ise yine cevap veremiyordu hatta artık gözleri kapanmıştı.
Mehmet Çavuş onun yanında kaldı ve operasyona devam edildi. Son bir yapı kalmıştı ve bu yapı 2 katlıydı.
Oraya gittiler. Yavaş hareketlerle yukarı çıktılar ve kampın yöneticisini gördüler.
Astsubay Mehmet, boynunu sıkarak onu da etkisiz hale getirdi. Bir adet ağır yaralı olduğu için hemen helikopter çağrıldı.